- Katılım
- 19 Mart 2019
- Mesajlar
- 8,750
- Tepkime puanı
- 45
- Konum
- Diyarbakır
- Cinsiyet
-
- Bay
- Takım
- Galatasaray

Pyrrhon ve Okulunun Septisizm (şüphecilik) Düşüncesi Nedir?
Pyrrhon şüpheciliği, stoacılıkla Epikurosçuluğu da belli ölçülerde etkilemiştir. Bundan sonra şüpheciliğin, Platon’un izdaşlarınca sürdürülen akademiye sızdığını görüyoruz. Kimi felsefe tarihçileri bu sızmayı, Pyrrhon şüpheciliğinin büyük bir başarısı olarak nitelerler(?N.şüphecilik kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır ve Akademide de zaten var olan şüphecilik ortaya çıkmıştır N.). Platon akademisinin akademi şüpheciliği adıyla anılan bu şüpheci dönemi, orta akademi dönemidir. Arkesilaos (316-241, Karneades (214-129) ve Klitomakhos (180-110) gibi düşünürlerce sürdürülen akademi şüpheciliği, felsefe tarihçilerince ölçü şüpheciliği olarak nitelenir.
Akademi şüpheciliği, kesin gerçek deyimi yerine gerçeğe benzer deyimini koymuş ve bununla yetinilmesi gerektiğini savunmuştur. Onlara göre kesinliği hiçbir zaman elde edemeyeceksek de kimi şeylerin öteki şeylerden daha çok doğruluğa yatkın olduğunu görebiliriz. Gerçeğe benzer olan, en çok olasılı (Muhtemel) bulunandır. Ussal olan da, olanaklı bulunanların içinde en olasılıya göre davranmaktır. (Bertrand Russell Batı Felsefesi Tarihi’nde, bu görüş çoğu çağdaş düşünürlerin paylaşabileceği bir görüştür, der). Bu yüzden akademi şüpheciliği, olumlu şüphe ya da verimli şüphe deyimiyle nitelenmiştir. Çünkü bu şüphe, kesin gerçeğe henüz ulaşamamışsa bile, yanılınabileceğini de göz önünde tutarak kesin gerçeği aramakta ve her an kendi kendini düzeltip tamamlayarak gittikçe daha çok kesin gerçeğe yaklaşmaktadır. Bununla beraber, İ.Ö: 56 yılında Atina’nın elçilik göreviyle Roma’ya gönderdiği üç düşünürden biri olan, orta akademinin ikinci başkanı Karneades, Roma’da tüze (adalet) üstüne iki ayrı konuşma yapmış ve birinde tüzeyi tanıtlamak için ileri sürdüğü kanıtları ikincisinde birer birer çürütmüştür. Böylelikle de kesin gerçeğin bulunmadığını göstermiştir. Romalı gençlerin pek beğendiği bu söylevlere yaşlı Marcus Cato şiddetle karşı çıkmış ve senatoda yaptığı bir konuşmayla elçi Karneades’in Atina’ya geri gönderilmesini sağlamıştır.(Plutarkhos, ünlü Yaşamlar’ında, Cato’nun bunu, Karneades’i sevmediğinden değil, genellikle felsefeyi sevmediğinden yaptığını yazar). Orta akademi, özellikle Arkesilaos’un büyük etkisiyle tam iki yüzyıl (İ.Ö. 69 yılında ölen Antiokhos’un akademi başkanlığına kadar) şüpheci kalmıştır. Bu iki yüzyıl sonunda stoacılığa teslim olan akademi şüpheciliğinden sonra antikçağ
Yunan şüpheciliği, Giritli Aenesidemos (İ.S. 1. yüzyılda yaşadığı sanılıyor)’la yeniden ve Pironcu biçimiyle canlandırılmıştır. Tarihlerin yazdığına göre Greklerden iki bin yıl önce Knosos’ta, şüpheci söz oyunlarıyla saraylıları eğlendiren bir çeşit şüpheciler varmış. Bu yüzden kimi felsefe tarihçileri Aenesidemos’un bu kökenden de kaynaklandığına işaret ederler. Aenesidemos’un Pironcu şüpheciliği, akademi sonrası şüpheciliği ve yeni Pironculuk adlarıyla da anılır. şüphecilik yolunda Aenesidemos’u Lukianos (İ.S. 2. yüzyılda yaşamıştır) ve Sekstos Empeirikos (140-230) izlemiştir. Özellikle Empeirikos’un tanrıbilimsel şüphecilik’i Rönesans’ta filizlenecek olan bilim tutkusunun tohumlarını atmış sayılmaktadır. Antikçağ Yunan şüpheciliği, İ.S. 3. yüzyılda gücünü yitirmiş ve yerini çağın gereksinimlerine daha uygun düşen inakçı dinlere bırakmıştır. Antikçağ Yunan şüpheciliği genellikle duyumsal bilgiden şüphelenmiş ve bundan ötürü duyumcu şüphecilik deyimiyle de nitelenmiştir. İlerde, eytişimsel ve tarihsel özdekçi öğreti böylesine bir şüphenin ne kadar yersiz ve yanılgılı olduğunu bütün açıklığıyla ortaya çıkaracaktır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI