
Orta Çağ Felsefesi: İslam Felsefesinde El Kindi de Öznel/ Nesnel Gerçeklik Nedir?
İslam felsefesi terminolojisinde bir şeyin dış dünyadaki nesnel gerçekliğine genellikle hakikat (gerçeklik), onun zihindeki tümel kavramına mahiyet (nelik), nesnel gerçekliklerin belli niteliklerle birbirinden ayrılmasına hüviyyet (oluk/o olmaklık) denilir. Kindî ise hakikat ile hüviyeti birlikte ifade edecek şekilde inniyyet terimini kullanır. Buna göre filozof, duyularla algılanan nesnelere ve şahıslara ait tikel gerçeklikleri inniyyet, varlığın akılla idrak edilen cins ve türlerine ilişkin tümel gerçeklikleri de mahiyet terimiyle ifade etmiş olmaktadır. Ona göre mahiyeti olan her şeyin gerçekliği (inniyyet) vardır (Kindî, 2002: 140, 192). Özellikle İbn Sînâ felsefesinde mahiyet-vücûd ya da mahiyet-zât ayrımı önemli bir problem olarak her yönüyle tartışıldığı halde Kindînin böyle bir tartışmaya girmediği belirtilmelidir.
Filozofların sürekli değişen nesneler dünyasına karşılık, değişmeyeni yahut değişime konu olduğu halde kendisi değişmeden kalanın ne olduğu üzerinde düşünegeldikleri bilinmektedir. Eşâtunun değişim ve dönüşümden uzak gerçeklik olarak gördüğü ideaya karşı Aristoteles cevher kavramını ortaya koymuştur. Kindînin her gerçekliğin altında yatan gerçeklik (tînetü küllit-tîne) olarak da nitelendirdiği cevher, kendi kendine yeterli olan, arazları (nitelikler) taşıdığı halde kendisi değişmeyen, niteleyen değil nitelenendir (Kindî, 2002: 186).
Bir başka deyişle cevher, kendi kendine var olan, var olmak için başkasına muhtaç olmayan, değişiklikleri taşıdığı halde özü itibariyle değişmeyen ve bütün kategorilerle nitelenendir. Kindî, Cisimsiz Cevherler Üzerine adlı risalesinde maddi/cisimli cevherlerden başka bir de manevî/cisimsiz cevherlerden söz eder. Her türden cisimli ve tikel nesne ilk cevher iken bunların cins ve türlerine ilişkin tümel kavramlar ise manevî/cisimsiz cevherler olup bunlar ikinci cevher olarak de adlandırılır. Ayrıca nefis, ruh, akıl gibi psikolojik ve ahlaki değerleri ifade eden kavramlar da birer manevî cevher sayılmaktadır (Kindî, 2002: 239-242).
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI