hasretmek, -der
-e, (ha'sretmek), Arapça ?a?r + Türkçe etmek
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek:
"Biri köyüne döndü, biri de evine kapanıp kalan ömrünü torunlarına hasretti." - Elif şafak
-e, (ha'sretmek), Arapça ?a?r + Türkçe etmek
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek:
"Biri köyüne döndü, biri de evine kapanıp kalan ömrünü torunlarına hasretti." - Elif şafak