Abdal

SiyahLi

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
2 Mayıs 2020
Mesajlar
3,507
Tepkime puanı
8
Takım
Beşiktaş
ABDAL

Halk içinde dolaşan ve ermiş diye bilinen kişilere verilmiş bir lakap. Aynı şekilde, ilim ve gönül erbabının bütününe bu ismin verilmiş olduğunu görmekteyiz. Abdal telakkisi ilk defa ortaya çıktığı sıralarda, abid ve zahidlerle birlikte muhaddis ve fakihler için de kullanılmıştır. İbn Hanbel'in Müsnedi'nde Hz. Peygamber (s.a.s.)'den nakledilen bir rivayete göre kırk, diğer bir rivayette ise otuz abdalın ümmet içerisinde bulunduğundan bahsettiği görülmektedir. (Ahmed b. Hanbel, I , 112) Nitekim itimada yakın bilinen abdal hadislerini nakleden Ahmed b. Hanbel'in, yeryüzünde muhaddislerden başka abdal tanımadığını söylediği belirtilmektedir.

İmam Gazali de abdal konusunda buna benzer bir izahı Ebu'd-Derda' dan nakletmektedir. (Gazali, İhya, 111, 357) Abdalların ahlaki ve manevi kişilikleri hakkında söylenenler, her müslümanda bulunması gerekli vasıflardır. Buna göre abdallar bütün insanlara karşı iyi, kendilerine kötü muamele edenleri bağışlayan kaza ve kadere gönül hoşnutluğuyla boyun eğen, haramlardan kaçan, ibadetlerini ihlas ve samimiyetle yerine getiren, sevgi, şefkat ve ahlaki vasıflarla donanmış kişilerdir.

Abdal kelimesinin Arapça 'ebdal'den kısmen değişerek Türkçe'ye girmiş olduğu anlaşılmaktadır. Arapça'da halkın iyiliği için tasarrufa izinli evliya zümresinden olan bir cemaate verilen bir isim olarak geçer. Fakat, bu tür bir kitlenin Allah tarafından gönderildiğine dair sahih İslami kaynaklarda herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu durumun, halkın kendi muhayyilesi içerisinde ortaya çıkmış bir kanaatten başka birşey olmadığı söylenebilir.

Tasavvufta dervişler arasında kendini kaybeden ve coşku haline girenler için abdal kelimesinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hatta bu kelime giderek "hafif meşrep", "meczup", olanlara verilen bir isim haline sokulmuştur.

Abdal kelimesi, ilk dönemlerden beri gizli güçlere sahip ve sırlara vakıf olduklarına inanılan kimseler ve; Hızır, İlyas, Mehdi gibi gizli şahsiyetlere de atfedildiği görülmüştür. Melamet ehlinin gizli veliler inancı, abdalları daha da esrarengiz hale getirmiş hatta, bizzat abdalların dahi birbirlerini tanımadıkları veya ancak üst tabakada olanların alttakileri tanıyabildikleri söylenmiştir. XII. yüzyıldan sonra, bilhassa Melami* ve Kalenderiler arasında cezbe ve istiğrak (kendinden geçme) hali fazla olduğundan abdal kelimesi özellikle bunlar hakkında kullanılmıştır.

XIV. ve XV. yüzyıllarda abdal adı altında bozuk inançlı birtakım derviş zümreleri türedi. Bunlar Rum abdalları ünvanı ile anıldılar. XVI. yüzyılda yaşayan Vahidi, abdalları şu şekilde tasvir etmektedir. "Başları, kaşları, sakal ve bıyıkları traş edilmiş, başlarında kıldan örülmüş külah, sırtlarında bal renkli veya siyah şal, ellerinde tabl ve alem bulunmaktadır."

Yine bu yüzyıllarda bazı dervişler tek başlarına abdal ismini kullanmışlardır. Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal gibi.

Abdal hadislerinin sıhhat derecesine kavuşmamış olması, bu anlayışın kaynağının Ehl-i Sünnet dışında aranmasına yol açmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) ve "ashab"tan gavs, kutb, evtad, nüceba vb. ricalü'l gay-b'a ilişkin hiçbir söz nakledilmediğini, seleften bazılarının Hz. Peygamber'den rivayet ettikleri abdala dair sözün ise zayıf bir hadis olduğunu belirten İbni Teymiyye, ricalü'l-gayb olduğu söylenen bazı insanlara, -onları Allah'a ortak gösterir gibi- olağanüstü yetkiler ve güçler nisbet etmenin İslam akidesiyle bağdaştırılamayacağını, bu tür bir anlayışın daha çok Hristiyanların ve aşırı şii fırkaların akidelerini yansıttığını belirtmektedir. (Minhacü's-Sünne, I, 21-22).

Bu arada, İbni Teymiyye ve İbni Haldun dışında kalan alimlerin büyük bir ekseriyeti ve mutasavvıfların abdal anlayışını benimsemiş veya en azından tenkit etmemiş olmaları, bu görüşün esas itibariyle şia'dan veya Ehl-i Sünnet dışı başka bir kaynaktan geldiği görüşünü şüphe ile karşılamak için yeterli sebeplerdi. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, ilk devirler Ehl-i Sünnet alim ve mutasavvıflarının abdal anlayışları İbnü'l-Arabi'nin anlayışından ve özellikle XIV. yüzyıldan itibaren başgösteren ve XX. yüzyıl başına kadar devam eden Rafizi abdalların hayat tarzlarından tamamen farklıdır. Nitekim Abdal kelimesinin ilk defa ortaya çıktığı sıralarda, abid ve zahidlerle birlikte muhaddis ve fakihler için de kullanıldığı görülmüştü.
 
İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş