- Katılım
- 19 Mart 2019
- Mesajlar
- 8,741
- Tepkime puanı
- 39
- Konum
- Diyarbakır
- Cinsiyet
-
- Bay
- Takım
- Galatasaray
Tasavvuf ve Müslüman toplumlarTasavvuf bugün İslâm toplumları için de bir irşad ve ıslah yoludur. Kabul edelim ki İslâm dünyasının siyasî, ekonomik, sosyal pek çok sorunları var. Yüzyıl öncesine kıyasla İslâm ümmeti yavaş yavaş ayağa kalkmakta ve yeni bir uyanışın işaretlerini vermektedir.
Fakat daha almamız gereken çok mesafe, çözmemiz gereken çok mesele var. İslâm'ın izzet ve şerefini korumak ve yüceltmek için atmamız gereken adımlar var.
şimdi bu adımları nasıl atacağız? İslâm toplumlarında barış ve huzuru nasıl tesis edeceğiz?
Bunları siyasî ve toplumsal mühendislik meseleleri olarak görmek büyük bir hatadır. Bu sorunların halli toplumsal mühendislik yahut daha fazla zenginlik ve refahtan geçseydi, ileri sanayi toplumlarının hiçbir sorunu olmazdı.
Bunlar, temelde ahlâklı ve erdemli insan yetiştirmekle üstesinden gelinecek sorunlardır. Tasavvuf, insanın bu yönüne odaklandığı için bugün de değerini ve önemini korumaktadır.
Müslüman toplumlarda var olan sosyal ve ahlâkî hastalıkların çözüme kavuşturulmasında tasavvuf çevreleri çok önemli bir görev ifa etmektedir. Derleyen, toparlayan, barıştıran, birleştiren misyonuyla tasavvuf, doğudan batıya, Türkiye'den Mısır'a, Fas'tan Endonezya'ya İslâm coğrafyasının her köşesinde barış ve huzurun, saygı ve müsamahanın zeminini güçlendirmekte ve böylece toplum hayatımıza hayatî katkılarda bulunmaktadır.
Selefîlik ve modernizm adına, bazıları bu katkıyı takdir etmeyebilir. Hatta bazıları İslâm toplumlarının geri kalmışlığını tasavvufa mal etmeye kalkabilir. Bu cahilce yaklaşımlara verilecek en güzel cevap, biraz tarih okumak ve tasavvufun İslâm medeniyetine yaptığı katkıları incelemelerini tavsiye etmektir.
Fakat daha almamız gereken çok mesafe, çözmemiz gereken çok mesele var. İslâm'ın izzet ve şerefini korumak ve yüceltmek için atmamız gereken adımlar var.
şimdi bu adımları nasıl atacağız? İslâm toplumlarında barış ve huzuru nasıl tesis edeceğiz?
Bunları siyasî ve toplumsal mühendislik meseleleri olarak görmek büyük bir hatadır. Bu sorunların halli toplumsal mühendislik yahut daha fazla zenginlik ve refahtan geçseydi, ileri sanayi toplumlarının hiçbir sorunu olmazdı.
Bunlar, temelde ahlâklı ve erdemli insan yetiştirmekle üstesinden gelinecek sorunlardır. Tasavvuf, insanın bu yönüne odaklandığı için bugün de değerini ve önemini korumaktadır.
Müslüman toplumlarda var olan sosyal ve ahlâkî hastalıkların çözüme kavuşturulmasında tasavvuf çevreleri çok önemli bir görev ifa etmektedir. Derleyen, toparlayan, barıştıran, birleştiren misyonuyla tasavvuf, doğudan batıya, Türkiye'den Mısır'a, Fas'tan Endonezya'ya İslâm coğrafyasının her köşesinde barış ve huzurun, saygı ve müsamahanın zeminini güçlendirmekte ve böylece toplum hayatımıza hayatî katkılarda bulunmaktadır.
Selefîlik ve modernizm adına, bazıları bu katkıyı takdir etmeyebilir. Hatta bazıları İslâm toplumlarının geri kalmışlığını tasavvufa mal etmeye kalkabilir. Bu cahilce yaklaşımlara verilecek en güzel cevap, biraz tarih okumak ve tasavvufun İslâm medeniyetine yaptığı katkıları incelemelerini tavsiye etmektir.