- Katılım
- 17 Mart 2019
- Mesajlar
- 7,436
- Tepkime puanı
- 9
- Cinsiyet
-
- Bayan
Kur’ânda adı geçen peygamberlerden olan şuayb (a.s.); kavmini güzel ve yüksek sözlerle uyarmağa çalıştığı için, kendisine “Peygamberler Hatîbi” denilmiştir.
şuayb (a.s.), onları, Yüce Allâh’a, ibâdet ve tâata davet etti. Yer yüzünde fesad çıkarmaktan, halkı, Allâh (c.c.) yolundan men etmeğe çalışmaktan, zulümden, eksik para kesmekten ve benzeri kötülüklerden sakındırdı. Yüce Allâh’ın verdiği rızık bolluğu ve geçim rahatlığı; ancak, onların, Allâh (c.c.)’a karşı küfürlerini artırıp azâblarını çabuklaştırmağa yaradı. Azgınlık ve sapkınlıkta devam ettiler.
“Medyen’e de kardeşi şuayb’i gönderdik. O dedi ki: “Ey kavmim! Ancak Allâh (c.c.)’ya kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir tanrınız yoktur. Ölçüyü tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi bir nimet ve refâh içinde görüyorum. şüphesiz ki ben bir gün hepinizi çepeçevre kuşatacak azâbdan korkmaktayım.”
“Ey kavmim! Ölçüde ve tartıda adâleti yerine getirin. İnsanların eşyasını, mallarını, haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde fesatçılar olarak fenalık yapmayın. Eğer Mümin kimseler iseniz Allâh (c.c.)’ün bıraktığı helâl kâr, sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber, ben sizin üzerinizde bir bekçi de değilim.”
Dediler ki: “Ey şuayb! Namazın sana atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vazgeçmemizi mi emrediyor? Çünkü sen evet sen yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.”
“Ey kavmim” dedi. “Ya ben, Rabbimden gelen apaçık bir buhran üzerinde isem ve O, bana kendi tarafından güzel bir rızık ise buna ne diyeceksiniz? Size koyduğum yasağa rağmen kendim size muhalefet etmek istemiyorum ki. Ben gücümün yettiği kadar ıslâhtan başka bir şey arzu etmem. Benim muvaffakıyetim, ancak Allâh (c.c.)’ün yardımıyladır. Ben yalnız O’na güvenip dayandım ve yalnız O’na döndüm.” (Hud s. 84-88)
şuayb (a.s.), onları, Yüce Allâh’a, ibâdet ve tâata davet etti. Yer yüzünde fesad çıkarmaktan, halkı, Allâh (c.c.) yolundan men etmeğe çalışmaktan, zulümden, eksik para kesmekten ve benzeri kötülüklerden sakındırdı. Yüce Allâh’ın verdiği rızık bolluğu ve geçim rahatlığı; ancak, onların, Allâh (c.c.)’a karşı küfürlerini artırıp azâblarını çabuklaştırmağa yaradı. Azgınlık ve sapkınlıkta devam ettiler.
“Medyen’e de kardeşi şuayb’i gönderdik. O dedi ki: “Ey kavmim! Ancak Allâh (c.c.)’ya kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir tanrınız yoktur. Ölçüyü tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi bir nimet ve refâh içinde görüyorum. şüphesiz ki ben bir gün hepinizi çepeçevre kuşatacak azâbdan korkmaktayım.”
“Ey kavmim! Ölçüde ve tartıda adâleti yerine getirin. İnsanların eşyasını, mallarını, haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde fesatçılar olarak fenalık yapmayın. Eğer Mümin kimseler iseniz Allâh (c.c.)’ün bıraktığı helâl kâr, sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber, ben sizin üzerinizde bir bekçi de değilim.”
Dediler ki: “Ey şuayb! Namazın sana atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vazgeçmemizi mi emrediyor? Çünkü sen evet sen yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.”
“Ey kavmim” dedi. “Ya ben, Rabbimden gelen apaçık bir buhran üzerinde isem ve O, bana kendi tarafından güzel bir rızık ise buna ne diyeceksiniz? Size koyduğum yasağa rağmen kendim size muhalefet etmek istemiyorum ki. Ben gücümün yettiği kadar ıslâhtan başka bir şey arzu etmem. Benim muvaffakıyetim, ancak Allâh (c.c.)’ün yardımıyladır. Ben yalnız O’na güvenip dayandım ve yalnız O’na döndüm.” (Hud s. 84-88)