
Orta Çağ Felsefesi: Orta Çağ'da Patristik Felsefenin Ortaya Çıkışı Nedir?
Patristik Felsefe Dönemi, İsa Mesih kişiliğinin doğasının Hıristiyan kavramı, felsefi tasarımla karışıncaya kadar hiçbir belirli biçim almamıştır. St. Paulun yazılarında ifade edildiği gibi, İsanın içinde insan ve Tanrı doğalarının birliği bulunmaktadır. Bu, daha sonraki Üçlülük (Trinity) öğretisi tohumudur. Bunun ötesinde, Paul öğretisi, Niceae Konseyinde daha önce tartışılmış olan ve sonuç olarak kabul gören bir formülleştirmedir. Üçlülük öğretisi Batı Hristiyanlık tüm tanrıbilimi üzerinde temellenmiştir ve 325 yılındaki Nicaea Konseyine kadar tamamlayıcı bir biçim verilmemiştir. Helen dünyasındaki felsefe terminolojisi kullanarak dinsel tartışmalara katılma dönemi yaşanmaktadır. Ante-Nicene (İznik Öncesi) dönemde Platon ve Hıristiyan felsefesinde bu terminoloji yaygın olarak kullanılmaktadır. Philon tarafından ortaya konan Yeniplatoncu gelenekte de bu terimler kullanılır. Erken dönem Hristiyanlık düşüncesinde Stoa ve Aristoteles öğeleri bulunmaktadır, ancak Yeniplatoncu öğeler baskındır. Gerçekten de bu dönemin Hristiyan felsefesinde, Helen felsefesinin öğeleri bulunur. İznik öncesi felsefenin çoğu için bu geçerlidir. Nicaea Konseyi (325), Yeniplatonculuktan uzaklaşarak, İsa Mesihin Tanrının Oğlu olarak betimlendiği Hristiyan kavramı için formüller oluşturmaktadır. Bu anlayışta İsa, ikincil bir tanrı olarak algılanmaktadır. Aşkın bir Tanrı ile duyum dünyası arasında algılanır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
Moderatör tarafında düzenlendi: