- Katılım
- 17 Mart 2019
- Mesajlar
- 7,436
- Tepkime puanı
- 9
- Cinsiyet
-
- Bayan
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor ki: “Hasedden hazer edip sakınınız. Zîrâ muhakkak hased ateşin odunu yakıp erittiği gibi hasenâtı yer” (İbn Mâce)
Bazı hukemâ demişlerdir ki: “Hased eden kimse beş vechile Rabbine itirâz etmiş olur.
Cenâb-ı Hakk’ın nimetini başkasında ızhar etmesine buğzeylemiş olur.
Rabb Teâlâ’nın taksîmine itirâz edip, böyle yapmasaydı da taksîmini böyle yapsaydı diye itirâz etmiş olur.
3. “Allâh Teâlâ Fazlını dilediğine verir.” Fazl-ı İlâhî’ye buhl (cimrilik) izhâr eylemiş olur. (Maide s. 54)
Allâh Teâlâ’nın; velî, dost ittihâz buyurduğu bir kulunun hizlânını (yardımdan mahrûmiyet) ve nimetin ondan gitmesini murâd etmiş olur.
İblîs’in hased sıfatına iştirâk etmiş olur. Bir kimse Sûre-yi Yûsuf’u okumaya devam edip manasını da düşünürse Yûsuf Aleyhisselâm’ın vasıl olduğu sürûra nail olur.
Yahudî âlimleri müşriklerin reislerine dediler ki: “Sorun Muhammed (s.a.v.)’e Ya’kûb (Aleyhisselâm)’ın aile efrâdı niçin Mısır’a göçtüler?” Bunun üzerine Sûre-i Yûsuf indi.
Übeyy bin Kaab (r.a.), Resûlullâh (S.A.V) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivâyet ediyor:
“Kölelerinize Sûre-i Yûsuf’u ta’lim edip öğretiniz. Zîrâ herhangi bir Müslümân (bunu) yazıp ehline ve kendi kölesine öğretirse Allâh-ü Teâlâ (c.c.) onun sekerât-ı mevtini kolaylaştırır. Hiç bir müslime hased etmemeye de kuvvet verir.” (Ruhul-BeyanTefsiri)
Yusuf (a.s.)’ın kıssası kıssaların en güzelidir. Zîrâ bu sûrede firkat (ayrılık), vuslat (kavuşma), gurbet, taltif, ta’nif (azarlamak), aşk, âşık, ma’şuk, habis, halâs (kurtuluş) kayd, ubûdiyyet, ıtık (azadlık), teâruf (tanışma), tenakür (tanımama), İkbal, firar, işaret, beşâret (müjde), tâ ’bir, tefsîr, ta’sîr (zorlaştırma), teysîr (kolaylaştırma), ve başka hiçbirinde olmayan latîf kıssalar, muhtelif muâmeleler mevcuttur.
Aynı şekilde nefsi emmarenin tezkiye ve tasfiyesi de vardır. (Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.), Hz. Yusuf (a.s.), s.10)
Bazı hukemâ demişlerdir ki: “Hased eden kimse beş vechile Rabbine itirâz etmiş olur.
Cenâb-ı Hakk’ın nimetini başkasında ızhar etmesine buğzeylemiş olur.
Rabb Teâlâ’nın taksîmine itirâz edip, böyle yapmasaydı da taksîmini böyle yapsaydı diye itirâz etmiş olur.
3. “Allâh Teâlâ Fazlını dilediğine verir.” Fazl-ı İlâhî’ye buhl (cimrilik) izhâr eylemiş olur. (Maide s. 54)
Allâh Teâlâ’nın; velî, dost ittihâz buyurduğu bir kulunun hizlânını (yardımdan mahrûmiyet) ve nimetin ondan gitmesini murâd etmiş olur.
İblîs’in hased sıfatına iştirâk etmiş olur. Bir kimse Sûre-yi Yûsuf’u okumaya devam edip manasını da düşünürse Yûsuf Aleyhisselâm’ın vasıl olduğu sürûra nail olur.
Yahudî âlimleri müşriklerin reislerine dediler ki: “Sorun Muhammed (s.a.v.)’e Ya’kûb (Aleyhisselâm)’ın aile efrâdı niçin Mısır’a göçtüler?” Bunun üzerine Sûre-i Yûsuf indi.
Übeyy bin Kaab (r.a.), Resûlullâh (S.A.V) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivâyet ediyor:
“Kölelerinize Sûre-i Yûsuf’u ta’lim edip öğretiniz. Zîrâ herhangi bir Müslümân (bunu) yazıp ehline ve kendi kölesine öğretirse Allâh-ü Teâlâ (c.c.) onun sekerât-ı mevtini kolaylaştırır. Hiç bir müslime hased etmemeye de kuvvet verir.” (Ruhul-BeyanTefsiri)
Yusuf (a.s.)’ın kıssası kıssaların en güzelidir. Zîrâ bu sûrede firkat (ayrılık), vuslat (kavuşma), gurbet, taltif, ta’nif (azarlamak), aşk, âşık, ma’şuk, habis, halâs (kurtuluş) kayd, ubûdiyyet, ıtık (azadlık), teâruf (tanışma), tenakür (tanımama), İkbal, firar, işaret, beşâret (müjde), tâ ’bir, tefsîr, ta’sîr (zorlaştırma), teysîr (kolaylaştırma), ve başka hiçbirinde olmayan latîf kıssalar, muhtelif muâmeleler mevcuttur.
Aynı şekilde nefsi emmarenin tezkiye ve tasfiyesi de vardır. (Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.), Hz. Yusuf (a.s.), s.10)