Av. Sancaktar Devlet Özkul, “Tutuklama Son Çare Olmalı” Gazeteci Deniz Olgun’a konuşan Avukat Sancaktar Devlet Özkul, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu kapsamında tutuklama tedbirlerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Özkul, CMK’nın 100. maddesi gereğince tutuklamanın ancak *kuvvetli suç şüphesinin* ve *somut delillerin* bulunması halinde uygulanabileceğini vurguladı. Şüphelinin kaçma ihtimali, delilleri karartma ya da tanık ve mağdurlar üzerinde baskı kurma gibi durumlarda, katalog suçlar kapsamında tutuklama kararı verilebileceğini belirtti.
Öncelikli Adli Kontrol Tedbirleri Uygulanmalı
Bununla birlikte, Anayasa’nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesine dikkat çeken Özkul, tutuklamanın son çare olarak görülmesi gerektiğini söyledi. CMK’nın 109. maddesine göre, öncelikli olarak adli kontrol tedbirlerinin uygulanması, bu önlemlerin yetersiz kaldığı hallerde ise tutuklamaya başvurulması gerektiğinin altını çizdi. Tutuklama sürelerine de değinen Özkul, CMK’nın 102. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesi kapsamına girmeyen suçlarda en fazla bir yıl, ağır ceza kapsamındaki suçlarda en fazla iki yıl tutukluluk süresi öngörüldüğünü hatırlattı. Terörle Mücadele Kanunu ve CMK 102’nin ikinci fıkrası kapsamında ise bu sürenin beş yılı geçemeyeceğini ifade etti.
“Adalet Herkes İçin Eşit İşlemeli”
Hukukun üstünlüğünün altını çizen Avukat Özkul, adaletin yalnızca medyatik davalarda ya da belirli kesimlerde değil, toplumun her bireyi için aynı titizlikle işletilmesi gerektiğini vurguladı. İsmi duyulmamış, toplumun gözünden uzak kişilerin de aynı hassasiyetle yargılanmasının modern hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri olduğunu dile getirdi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)