
Orta Çağ Felsefesi: İslam Felsefesinde İşrakiyye Akımı Nedir? Ne Değildir?
İşrakiyye, aklın din konusundaki buyurucu yaklaşımının yerine daha içsel ve sezgisel deneyimlere dayalı bir felsefi kavrayışı öne süren felsefe akımıdır. İşrak, akıl yürütme yoluyla dolaylı kavranan değil dolaysızca içe bakışla elde edilen bilgi için kullanılır. İşrakiye akımının önde gelen temsilcisi Sühreverdi (1115-1191) gizemci bir felsefi tavrı benimser.
Önde gelen isimlerini sıraladığımız İslam Felsefesi klasik dönemi kuşkusuz yalnızca bu filozoflar ve tartışmalarla sınırlı değildir. Bölümümüz açısından vurgulamamız gereken nokta Yunan dünyasında ortaya çıkan felsefi birikimin İslam Felsefesi aracılığıyla korunmuş ve geliştirilmiş olmasıdır. Bu durumun önemi Avrupanın söz konusu dönem içerisinde yaşadığı yıkım göz önünde tutulduğunda ortaya çıkar.
XII. yüzyılın sonlarına doğru Şehâbeddin Sühreverdî tarafından kurulan İslam felsefesi ekolüdür. İşrâkiyye ekolü mantıki kanıtlama ve akıl yürütmenin gerçek bilgiye ulaştıramayacağı, hakikatin ancak mistik tecrübe yöntemiyle bilineceğini ileri sürmüştür. Aristotelesçi Meşşâilere karşı Platoncu bir sistem geliştiren Sühreverdî, İbn Sînâ ve İbn Tufeylin eserlerinden büyük ölçüde yararlanmıştır.
Barbar akınlarının Avrupadaki kentleri yakıp yıkması sonucu geçmiş felsefi birikimle bağ kurmaya aracılık edecek kütüphaneler ve insanlar ortadan kalkar. İslam Felsefesi kapsamında ortaya konmuş felsefe metinleri aracılığıyla Avrupa klasik kültürle yeniden bağlantı kurar. Bu İslam Felsefesi ilk başarısıdır. Bundan daha önemlisi ise İslam Felsefesinin ortaya koyduğu özgün metinlerdir. Özellikle Aristoteles gibi dizgeci bir filozof ardından onu aşacak ya da onun gölgesinde kalmadan felsefe yapabilen filozoflar ortaya çıkmış olması bu dönemin bir başka büyük yanıdır.
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI