
Orta Çağ Felsefesi: İslam Felsefesinde El Kindi'ye Göre Sonlu ve Sonsuz Olmak Nedir?
Kindî her ne kadar başta İlk Felsefe Üzerine olmak üzere eserlerinde Aristotelese göndermeler yapsa da kendi düşünce sisteminin ana unsuru denebilecek bir hususa odaklanmış görünmektedir: Sonluluksonsuzluk (Hudûs-Ezelîlik) ve birlik-çokluk (Vahdetkesret) kavram çiftleri bağlamında Aristotelesin âlemin ezelî olduğu yönündeki tezine karşı âlemin yoktan (An) yaratılmışlığı tezini temellendirmek. Meşşâî felsefenin ilk temsilcisi olan Kindîye göre varlık ve oluşun ilkesi durumundaki heyulâ (ilk madde) ile suret (Form) aynı zamanda güç ve fiili de ifade eder. Salt güç ve imkân halini temsil eden ilk madde, çeşitli formları kabul edecek kıvamda olduğu için edilgin/pasif ilke, her çeşit niteliği kabul edip kendisi nitelik olmadığı için de bir cevherdir. Form ise ister duyu, isterse akılla algılansın bir şeyi o şey yapan konumundaki etkin/aktif ilke olup o da bir cevherdir. Bu özelliği ile heyulâ-suret düalitesinde suret daha belirgin ve daha kolay anlaşılabilir olması bakımdan heyûlâya göre daha öncelikli konumdadır. Ne var ki varlıkta heyûlâ suretsiz, suret de heyûlâdan bağımsız bulunamaz. Bu ikisinin birleşmesi yani güç halindeki heyûlânın surete bürünmesine ise Madde denilmektedir. (Kaya, 2002: 32-33)
KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI