hazırlamak
1. -i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek, kurmak:
"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
2. nesnesiz Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek:
Sözlük hazırlamak.
3. -i Önceden düzenlemek:
"Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar." - Metin And
4. -i Önlem almak, sağlamak:
Kış için kömürü hazırladık.
5. -i Sebep olmak, yol açmak:
İç bölünmeler felaketi hazırlar.
6. -e, -i Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek:
"Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı." - Adalet Ağaoğlu
7. -e, -i Alıştırmak:
Onu kötü habere hazırladık.
8. -i, kimya Bir maddeyi elde etmek.
1. -i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek, kurmak:
"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
2. nesnesiz Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek:
Sözlük hazırlamak.
3. -i Önceden düzenlemek:
"Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar." - Metin And
4. -i Önlem almak, sağlamak:
Kış için kömürü hazırladık.
5. -i Sebep olmak, yol açmak:
İç bölünmeler felaketi hazırlar.
6. -e, -i Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek:
"Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı." - Adalet Ağaoğlu
7. -e, -i Alıştırmak:
Onu kötü habere hazırladık.
8. -i, kimya Bir maddeyi elde etmek.