Ahd

SiyahLi

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
2 Mayıs 2020
Mesajlar
3,495
Tepkime puanı
8
Takım
Beşiktaş
AHD

Yemin, misak, söz verme, ittifak, bir şeyi korumak, halden hale onu muhafaza etmek, tavsiye etmek anlamlarında kullanılan bir terim. Ahd kelimesi İslami bir kavram olarak "Ahd-ü Misak' şeklinde kullanılmıştır. Allah'u Teala ile beşer arasında geçen birçok ahidleşmeyi insan aklına getirmektedir. Kur'an-ı Kerim'de geçen ahidleşmelerden birisi insanoğlunun yaratıcısını bilmesi ve ona yönelip ibadet etmesidir. Bu tür bir ahid fıtri bir ahiddir. Allah'ın varlığına inanmak ihtiyacı, insan yaradılışında sürekli ve kalıcıdır. Yalnız bazen insan şaşırıp yolunu sapıtır. O zaman Allah'a ortak aramaya koyulur. Oysa insan, Allah'ın resulleri aracılığıyla gönderdiği emir ve yasaklara uyarsa ahde uymuş olur. Ahidleşme Kur'ani bir metottur. Allah resulleri ile onlara uyan, onların ashabı olan insanlar arasında gerek Allah'ın hükümlerini yaşama, gerek bunları muhafaza etme konusunda ahidleşmeler olmuştur.

Ahd hem Allah'ın insanlara teklif etmiş olduğu hükümler ve hem de insanların Allah'a karşı veya Allah namına diğerlerine karşı yerine getirmeyi taahhüd etmiş oldukları hususlardır. Kur'an-ı Kerim'de "Allah'ın ahdini yerine getiriniz" (el-En'am, 6/152) buyurulur. Alimler buradaki ahdi şöyle izah etmişlerdir: "Allah'ın ahidlerini ifa ediniz. Gerek Allah'ın size teklif etmiş olduğu ahidleri, emirleri, nehiyleri ve gerek sizin Allah'a veya Allah namına diğerlerine verdiğiniz ahidleri, adakları, yeminleri, akitleri, doğru olan her tür taahhütleri yerine getiriniz. İslam'da ahdi bozmak haramdır."

Gerek Allah'a ve gerekse insanlara karşı verilen ahdin yerine getirilmesi gerekir. Kur'an'da kurtuluşa eren müminlerin sıfatları sayılırken: "Onlar emanetlerini ve ahidlerini yerine getirirler. " (Mü'minun, 23/8) buyurulur.

Allah ile insanlar arasında birçok ahidler vardır. Allah'ın insanlardan aldığı ilk ahid, onların zürriyetlerini Hz. Adem'in sulbünden alıp kendi uluhiyetini tasdik ettirmesidir. (bk. el-A'raf, 7/172)

Ahidle yemin arasında fark vardır. Yemin bozulursa keffaret gerekir. Fakat ahidte bu yoktur. Ahdi bozmanın günahı keffaretle ortadan kalkmaz. (İbnü'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an, III, 1174)

"Ey İsrailoğulları, sizi nasıl bir nimet ile nimetlendirdiğimi hatırlayın. Ve bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Siz, Benden korkun. " (el-Bakara, 2/40) ayeti bu ahidlerden biridir.

Ayet-i Celileden anladığımıza göre, Cenab-ı Hakk'a söz vermiş bulunan bir kavme karşı Cenab-ı Hakk da onlara bir vaatte bulunmuştur. Bu bir ahidleşmedir. Allah'u Teala ahdinden asla caymayacağına göre, insanlar da ahidlerinden caymamalıydılar. Ancak insanlar ahidlerinden caymaya başlamışlar ve Allah'a ibadet etmemek, Onun yasaklarına uymamak ve O'na ortak koşmak gibi sapıklıklara düşmüşlerdir. Ahidlerine uygun olarak yalnız Allah'a ibadet etmeleri, hayatlarında Allah'ın hükümlerini hakim kılmaları gerekmektedir. Ancak fasıklar ahitlerini bozarak Allah'la sözleşmelerini iptal etmişlerdir. Allah ile olan ahdine vefa göstermeyen, bu ahdi bozan ve bozmaya çalışan kimseden hiçbir ahde saygı göstermesi beklenemez. Oysa ki Allah kendisi ile yapılan ahde bağlılık gösterenlere büyük bir mükafat vereceğini va'd etmektedir.

"Doğrusu sana sadakat yemini edenler (ey Muhammed) bizatihi o yemin ile Allah'a bağlılık yemini etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Bu yüzden her kim (o yeminden sonra) yeminini bozarsa, ancak kendi zararına bozmuş olur ve her kim Allah ile ahdini yerine getirirse Allah ona büyük bir mükafat nasip edecektir." (el-Feth, 48/10).

İnsanlar, Allah'ın emir ve yasakları ile hududunu aşarlarsa şeytana ibadet etmiş, onun çemberine girmiş olmaktadırlar. Oysa Allah (c.c.) bütün insanlardan ahd-ü misak aldığını ifade buyurmaktadır.

"Ey Ademoğulları, ben sizinle ahidleşmedim mi? şeytana tapmayın, o sizin düşmanınızdır. " diye (Yasin, 36/60).

"Rabb'in Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini alıp devam ettirmiş ve onları kendilerine şahit tutarak: "Ben Rabb'iniz değil miyim? (demiştir)" "Evet (buna) şahidiz!" dediler. Kıyamet günü! Biz bundan habersizdik. demeyesiniz." (el-A'raf, 7/172).

Ahde vefa konusunda İslam son derece titiz davranır. İnsanlar arası ilişkilerde güven unsurunun hakim olması için yeğane garanti vasıtası ahde vefadır. Bu güven olmadan veya sağlanmadan sıhhatli bir toplum hayatı mümkün olamaz. Allah öyle bir topluma rahmet nazarıyla bakmaz.

"Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte lanet onlara (dünya) yurdunun kötü sonucu onlaradır." (er-Ra'd, 13/25)

Cenabı Hakk kullarından ilk ahdin yanı sıra daha sonraları peygamberleri aracılığı ile başka ahidler de almıştır. Mesela İsrailoğullarından namaz kılacaklarına, zekat vereceklerine, peygamberlerine itaat edeceklerine dair ahid almış ve bu ahde riayet etmeleri halinde de onlara dünya ve ahirette mükafaat vereceğini bildirmiştir (el-Maide, 5/12). Bundan başka anaya, babaya, akrabalara ve yoksul kimselere yardım edeceklerine birbirlerinin kanlarını akıtmayacaklarına birbirlerini yurtlarından çıkarmayacaklarına (el-Bakara, 2/83-84) dair söz almıştır. Fakat ne yazık ki İsrailoğulları bu ahde vefa göstermeyerek sözlerini bozmuşlardır (el-Bakara, 2/100).

İslam hukuku açısından "ahd" ise; fıkıh sahasına giren bütün sözleşme ve akidlerdir. "Ahd" ve "akd" kelimeleri asr-ı saadette devletler arasındaki sözleşmeler anlamında kullanılmıştır. Bilhassa Hudeybiye andlaşmasında kullanılan ahd ve akd kelimeleri bu anlamı yansıtmaktadır.

Ahdi Bozmak

Kur'an-ı Kerim, ahde vefayı emreder. Ahdi bozmayı, vefasızlığı yasaklar. Hatta bazı örnekler vererek ahdi bozmayı kötüler. Bazı kimselerin ahidlerini bozarken kendilerince gösterecekleri sebepleri de reddeder.

"İpliğini iyice eğirip katladıktan sonra söküp bozan kadın gibi olmayın. Bir ümmetin sayıca daha çok olmasından ötürü yeminlerinizi aldatma vasıtası yapıyorsunuz. Allah, onunla sizi imtihan eder. Kıyamet günü, ihtilaf ettiğiniz şeyleri elbette beyan edecektir. " (en-Nahl, 16/92)

Ahdini bozan kimseler azimetten yoksun ve ileri görüşten mahrumdurlar. Sanki bir kadın ipliğini iyice eğirip katladıktan sonra onu tekrar tekrar söküp dağıtmaktadır. Bu benzetmedeki bütün ayrıntılar hakaret, hayret ve garipliklerle dolu bir anlam taşımaktadır. Bütünüyle ahidleri bozmayı kötülemekte ve çirkin bir iş olarak ruhlara yerleştirmeye çalışmaktadır.

şahsiyetli ve akıllı bir insanın kalkıp da bu kadına benzemesi ve onun gibi zayıf iradeli olmayı kabullenmesi düşünülemez.

Ayette, ahdi bozma durumunda olan devletler de kınanmaktadır. Bir devlet bir veya birkaç devletle andlaşmalar imzalar, sonra da güçlü ve nüfuzlu devletlerin diğer saflarda yer aldığını ileri sürerek andlaşmalarını bozar ve bunda devletin çıkarının söz konusu olduğunu iddia ederse, islam bu sebepleri kabul etmez ve mutlak şekilde ahde vefa gösterilmesini emreder. Verilen sözlerin ve andlaşmaların hile ve oyun vasıtası kılınmasına göz yummaz. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; islam, iyilik ve Allah korkusu esasları dışında yapılan hiçbir andlaşmaya itibar etmez. Günah, isyan ve kötülük esasları üzerine yapılmış andlaşmaları reddeder. Gerek islam toplumunun gerek islam devletinin yapısı bu esaslara göre kurulur.

Müslümanların verdikleri sözü tutmalarından dolayı tarihte birçok kavimlerin İslam'a girdiği görülmüştür. Müslümanlardaki doğruluk ve sadakat, inançlarındaki samimiyet ve ihlas, işlerindeki temizlik ve dürüstlük onları hayran bırakarak İslam'la tanışmalarına ve hidayet bulmalarına sebep olmuştur. Böylece müslümanlar ahidlerini bozmamakla, kaybettikleri basit ve küçük çıkarlar yerine pek büyük kazançlar elde etmişlerdir.

Bir müslümanın sözü gerçekten Allah'a verilmiş bir sözdür. Müslüman, Allah korkusu taşıdığından ahdini bozmayı düşündüğü an Allah'ın kendisini hesaba çekeceğini düşünerek bundan vazgeçer. Çünkü ahdine sadık kaldığında Allah katında kendisi için hayırlar hazırlandığının şuurundadır.

"Allah'ın ahdini az bir pahaya satıp değişmeyin. Eğer bilirseniz Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır." (en-Nahl, 16/95).
 
Benzer konular Forum Tarih
SiyahLi Islami Ansiklopedi 0 420
SiyahLi Islami Ansiklopedi 0 383

Benzer konular

İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş