8-Hz.İsmail Peygamber

aDm

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
29 Mart 2020
Mesajlar
5,947
Tepkime puanı
0
Takım
KayseriSpor
İsmail'in Doğuşu
Hz.Sare'yle Hz.İbrahim üzgündü. Bayağı zaman ilerlemişti.Çocukları olmuyordu. Tam ümitlerini kesecekleri anda Sare'nin aklına bir fikir geldi. Hz.İbrahim'in yardımcıları Hz.Hacer'le evlenmesini istedi. Zaten Hz.İbrahim'den daha büyük olduğunu söyledi. Hz.İbrahim bir müddet düşündü ve şunları dedi: "Ben bu fikri pek uygun görmüyorum. Eğer ben onla evlenip çocuklarımız olursa sen bizim çocuğumuzu kıskanabilirsin. Tatsızlık çıkabilir." Sare de: "Hayır, ben kıskanmam mutlu bile olurum." dedi. Hz.İbrahim de Hacer annemizle evlendi ve çocukları oldu. Doğan çocuğun adını İsmail koydular. Sare ilk başlarda bu habere çok mutlu olduysa da sonrasında artık pek mutlu değildi. Onları kıskanıyordu. O zamanlar erkekler birden fazla kadınla evlenebiliyordu. Bunda kadınlar tarafından da bir sakınca yoktu.

Hz.Hacer'in Mekke'ye Hicreti
Hz.İbrahim'le Hz.Hacer'in çok uğraşlarına rağmen yine de Sare annemizin kıskançlığını gideremiyorlardı. Sare bunun yanlış olduğunu düşünse de hisleri doğru olduğunu söylüyordu. Huzursuzluk gittikçe artıyordu. Bu nedenle Hacer daha İbrahim'le kalamayacak vaziyete geldiler. Hz.Sare bunu İbrahim'e söyledi: "Ey İbrahim! Sen haklı çıktın, al götür onları daha dayanamıyorum." dedi. Hz.İbrahim çok kötü hissediyordu. Tam o esnada Allah'tan vahiy geldi. Hz.Sare'nin isteğinin yapmasını emretti. Hz.İbrahim de Hz.Hacer'le oğlu İsmail'i yollatacaktı. Yolculuklarında bir melek onlara rehberlik edecekti. Hz.İbrahim bir meleğin rehberliğiyle onları gönderdi. O sırada Hz.İsmail 2 yaşına gelmişti. Hz.İbrahim onları bugün Zemzem suyunun aktığı bir ağaca bıraktı. Çadır kurarak onları içine yerleştirdi. Vadide zaten kimse yoktu ve yaşanılacak gibi değildi. Hz.İbrahim, Hacer'le İsmail'in yanına bir miktar hurma ve su bıraktı ve geri Hz.Sare'nin yanına dönmeye hazırlandı. Hacer ağlayarak: "Ey İbrahim! Bizi bu sessiz ve kurak bir vadide nereye gidiyorsun? Biz bu vadide kimsesiz ne yaparız?" diyordu. Hz.İbrahim hiçbir cevap vermiyor yoluna devam ediyordu. Hacer birkaç defa daha sorusunu sordu. Kocasından cevap alamayınca "böyle yapmanı sana Allah mı emretti?" dedi. O zaman Hz.İbrahim hanımına dönerek: "Evet, Allah emretti." cevabını verdi. Bunu duyan Hacer rahatlamıştı. Bize Allah yeter düşüncesiyle daha Hz.İbrahim'i rahatsız etmedi. Tevekkül içinde çocuğunun yanına döndü. Hz.İbrahim de o sırada uzaklaşmıştı. Kimseye görünmediğine emin olduktan sonra Kabe tarafına dönüp şöyle dua etti: "Ey Rabbim! Ben eşim Hacer'le oğlum İsmail'i bu kurak vadiye yerleştirdim. Bu vadiyi sen bir afetten ve musibetten muhafaza eyle. Onları rahatlık içinde yaşamalarını sürdür. İnsanların gönüllerini buraya yönlendir de insanlar buraya gitsinler. Eşim Hacer ve oğlum İsmail yalnız kalmasın." diye dua etti. Hz.İsmail bu duasında iki şey istiyordu. Birincisi Mekke'nin tanınması ikincisiyse oraya insanların yerleşmesi. Bu dua Allah tarafından kabul edilmiştir.

Zemzem
Hz.Hacer, oğlu İsmail acıktığı zaman sütünden veriyordu. Susayınca da su veriyordu kendisi de hurmayla idare ediyordu. Bir gün su bitti. Hz.Hacer su aramaya yola koyuldu. Safa Tepesi'ne çıktı. Su yok. Merve Tepesi'ne geldi. Yine su yok. Sonra su bulurum ümidiyle 7 kez gitti geldi. Sonra bir ses işitti. Bir su sesi. Önce hayal gördüğünü sandı ama gerçekti. "Seni gördüm. Çık ortaya." dedi. Uzakta bir adam görüldü. Bu insan suretine girmiş bir melekti. Kazdığı yerden sular fışkırıyordu. Hz.Hacer de Zem Zem yani dur dur diyordu. Bir damla suyun bile boşa akmasını istemiyordu. Sonrasında sudan kabzasına yeterince doldurdu ve oğlu İsmail'i emzirdi.

Yalnızlık Bitiyor
Hz.Hacer'le oğlu İsmail güzelce yaşamaya başlamışlardı. Artık susuzluk dertleri de bitmişti. Bir gün Hz.İsmail ve annesinin yanına cürhümlülerden bir aile uğradı. Hz.Hacer'in bulunduğu yerde bir kuş uçup duruyordu. O aile "herhalde bu kuş bir su üzerinde uçup duruyor." diye düşündüler. Halbuki buralarda su olmadığını zannediyorlardı. O aile neden o kuşun orada durduğunu anlamadı ve oraya 2 tane adam gönderdi. Adamlar Hz.Hacer ve İsmail'in bir su pınarı başında kamp yaptıklarını gördü. Durumu haber verdiler. Zemzem suyunun yanına gittiler. Cürhümlü aile Hz.Hacer'e: "Bizim de buraya gelip yerleşmemize bu sudan içmemize izin verir misiniz?" diye sordu. O da: "Su üzerinde hakkınız olmadığını söylerseniz içebilirsiniz." cevabını verdi. Cürhümlüler bu şartı sevinçle kabul ettiler. Sonunda suyu olan bir çöl bulup oraya yerleşmişlerdi. Hz.Hacer de yalnızlıktan kurtulmuştu. Sonrasında oraya daha çok aile yerleşti ve çok büyük bir şehir haline geldiler. Artık bu ıssız çöl (ki artık ıssız değil) bir kavim haline geldi ve buraya Mekke adını verdiler. Ara sıra İsmail'in babası Hz.İbrahim de Mekke'ye geliyor, Mekke şenleniyordu. Allah, Hz.İbrahim'in duasını kabul etmişti. Hem Hz.Hacer yalnız kalmamıştı hem de bu çöl şenlenmişti.

Hz.İsmail'i Bıçak Kesmiyor

Hz.İsmail zaman geçtikçe büyümüştü. Artık kocaman bir delikanlı olmuştu. Babasından nasıl namaz kılınır öğrenmişti. O sırada Hz.İbrahim bir rüya gördü. Rüyasında ona: "Ey İbrahim! Allah, senden oğlun İsmail'i kesmeni istiyor." dedi. Hz.İbrahim bu rüyadan etkilenmişti. Bir süre düşündü. Bu rüyanın Allah'tan mı, şeytandan mı geldiğini bir türlü anlayamamıştı. Ne tesadüftü ki kurban bayramına 3 gün kalmıştı. Diğer 2 gün de bu rüyayı görünce artık bu rüyanın Allah'tan geldiğini anlamıştı. Bir süre düşündü. Bu rüya, Rabbi tarafından kendisine bir imtihandı. Allah, ona Halil ünvanını vermişti. Ama bu ünvanı kazanabildiğini ispatlamak için böyle bir imtihana tabi tutmuştu. Hz.İbrahim kararını verdi ve oğlu İsmail'i kesmeye karar verdi. Ama tek sorun bunu duyan Hacer'le İsmail ne söyleyecekti? Hz.İbrahim oğluna şöyle dedi: "Oğlum odun kesmeye gidelim." Oğlu kabul etti zaten her gün yaptıkları bir şeydi. Yürümeye başladıkları andan itibaren oğlu İsmail'e rüyasını anlattı. Oğlu hiç tereddüt etmemişti. Allah'ın emrine uymaları gerektiğini söyledi ve şunları dedi: "Bizi yaratan Allah benim ölmemi istiyorsa öldür. O her şey bilendir." Bunun üzerine Hz.İsmail hüzünlendi ve böyle bir oğlu olduğu için gurur duydu. Yolda ilerlemeye devam ederlerken birden Hz.İbrahim'in karşısına şeytan çıktı. Hz.İbrahim'e vesvese vermek istedi: "Ey İbrahim! Sana bu sözleri söyleyen Allah değildi." dedi. Ama Hz.İbrahim buna şiddetle karşı çıktı. Eline bir taş aldı ve şeytanı taşladı. Hz.İbrahim'den ümidini kesen şeytan Hz.İsmail'e yöneldi: "Baban yanlış yapıyor, o rüyayı babana Allah göstermedi. Allah hiç böyle bir şey ister mi?" dedi. Ama Hz.İsmail bunu kabul etmedi. Allah inancıyla dolup taşan kalbiyle şeytanı kovdu ve ona 7 tane taş fırlattı. İkisinden de ümidini kesen şeytan Hz.İsmail'in annesinin yanına gitmek istedi. Hz.Hacer'e de aynısını söyleyince Hacer buna karşı çıktı ve: "Git buradan! Allah istiyorsa bir bildiği vardır." deyip şeytanı kovdu ve 7 tane taş fırlattı. O sırada Hz.İbrahim ve Hz.İsmail Mina'ya gelmişti. Mina, bugün kurbanların kesildiği yerdir. Hz.İbrahim bıçağını çıkardı, Hz.İsmail'i yanına yatırdı ve oğlunun gözlerini bağladı. Hz.İsmail hiç korkmuyordu aksine babasının kendisini kesmesini istiyordu. Bıçağı oğlunun kafasına geçirdi ama bıçak oğlunu kesmedi. Buna şaşıran Hz.İbrahim bunu bir daha denedi. Yine bıçak kesmeyince bir ses duydu: "Ey İbrahim! İmtihanı kazandın. Bu sizin Allah'a olan bağlılığınızı göstermek için yapılmış bir imtihandı." Bunun üzerine sesin geldiği yere baktı ve Cebrail'i gördü. Gözleri sürmeli boynuzlu bir koç getirmişti. Hz.İbrahim ve Hz.İsmail de onu kestiler. Ve o gün işte insanların kurban kestikleri gündür. Allah, insanlara ve meleklere bu mucizeyi göstermek için böyle güzel bir anı bırakmıştır.

Kabe'nin Yeniden İnşası

Kabe, yeryüzünde yapılmış ilk mabettir. Hz.Adem'in zamanında yapılmış, Hz.Nuh'un tufanına kadar korunmuştur. Sonrasında da kaybolup gitmiştir. Bu yüce mekanın tekrar yapılması Hz.İbrahim ve oğlu İsmail'e kısmet olmuştur. Bir gün Hz.İsmail bir ağacın kovuğunda oturup okulun inşasını düşünüyordu. O sırada Hz.İbrahim geldi ve şöyle dedi: "Oğlum İsmail, Allah bana yüce bir görev emretti. Bu görevde senin de bulunmanı istiyorum."
Oğlu İsmail buna çok sevindi. Bunu kabul etti. Hz.İbrahim ona insanların ilk mabet yeri olan Kabe'yi inşa edeceklerini söyledi. Cebrail, Kabe'nin nasıl yapılacağını adım adım anlatıyordu. Yukarılara çıkmak için merdiven görevi gören bir taş almışlardır. Bu taşa Makam-ı İbrahim denir. Bu taşın üstünde hala Hz.İbrahim'in ayak ismi bulunmaktadır. Bugün Makam-ı İbrahim hacılar için namaz kılma mekanıdır. Biz müslümanlara göre Kabe'den daha yüce bir mekan yoktur.Onu inşasını emreden alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Binayı baba oğul iki büyük peygamber, yapmışlardır.

Cennet Taşı

Kabe'nin inşası bitmişti. Geriye bir tek Kabe'nin köşesine uygun bir taş bulmaktı. Cebrail cennetten bir taş indirdi. Ve bu taş Kabe'nin köşesine konuldu. Bu taş o kadar parlaktı ki görenleri hayran ediyordu. Sonrasında insanların günahlı elleriyle dokunulduğu için parlaklığını kaybetmiştir. Siyah bir renge bürünmüştür. O nedenle taşa Hacer-ül Esved (yani siyah taş) adı verilmiştir. Kabe'nin inşası sonrasında Hz.İbrahim ve Hz.İsmail şöyle dua ettiler: "Ey Rabbimiz! Bizim bu hizmetimizi kabul eyle. Bizi gerçek iki müslüman kıl. Bizim neslimizden de sana itaatkar ümmet yap. Sonrasında öyle bir peygamber getir ki senin ayetlerini okusunlar. Büyüklük ve kudret delillerini göstersin. Onların fikirlerini, ahlaklarını temizlesin." Bunu Hz.Muhammed (S.A.V.) şöyle anlatmıştır: "Ben Hz.İbrahim'in duası, Hz.İsa'nın kardeşi ve annemin rüyasıyım." Kabe'nin inşaatının bitmesinden sonra Cenab-ı Hak insanlara Kabe'yi hac etmelerini emretti. Hz.İbrahim, Makam-ı İbrahim'e çıkarak Haccın farz olduğunu söyledi ve nasıl yapıldığını da anlattı. Bir keresinde Hz.İbrahim ve Hz.Sare de Kabe'yi tavaf etmişlerdi. Sonrasında da şam'a gitmişlerdi. Önce Hz.Sare vefat etti. Ardından Hz.İbrahim ruhunu Allah'a teslim etti. Hz.İbrahim'i Kudüs'te bir mağaraya defnettiler. Bu kasaba Halil-ür Rahman olarak anılmaktadır.

Hz.İsmail'in Peygamberliği
Hz.İsmail artık bir peygamberdi. Yemen'e geçti ve orada peygamberliğini devam ettirdi. Ara sıra Mekke'ye uğrardı. Hz.Hacer 90 yaşında vefat etti. Onu Kabe'nin bitişiğinde Hatim denilen yere defnettiler. Hz.İsmail ise vefat ettiğinde 130 yaşında bulunuyordu. Sonra onu Hz.Hacer'in yanına gömdüler.Hz.İsmail sözüne sağdık bir insandı. Sonraki özelliği de sabırdır. Allah Hz.İsmail'e büyük nimetler vermiştir.
 

Benzer konular

maraşlı

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
23 Eylül 2021
Mesajlar
1,540
Tepkime puanı
0
Takım
HataySpor
Paylaşım için teşekkürler.
 

maraşlı

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
23 Eylül 2021
Mesajlar
1,540
Tepkime puanı
0
Takım
HataySpor
Paylaşım için teşekkürler.
 

maraşlı

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
23 Eylül 2021
Mesajlar
1,540
Tepkime puanı
0
Takım
HataySpor
Paylaşım için teşekkürler.
 
İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş